Merhaba!

     Ben Mustafa Karşu. 1 Aralık 1966 tarihinde, fakir bir çiftçi ailesi olan İsmail ve Fatıma Karşu'nun ikinci çocuğu olarak, Amasya'nın Gümüşhacıköy ilçesinin Sarayözü Köyü'nde dünyaya geldim.  Pek çok yaşıtımın malumu olacağı üzere o zamanlar dünya zor bir yerdi. Köyümüzün ne elektriği ne de yolu vardı fakat suyumuzu çeşmeden içebildiğimiz zamanlardı. Evet dünya zor bir yerdi ancak hala temizdi.

     1978 yılında geçim zorluğu sebebiyle çok sevdiğimiz köyümüzü arkamızda bıraktık. Derler ya "bir bavulla" diye, biz de öyle Gümüşhacıköy ilçesinin yolunu tuttuk. Belki sular hala çeşmeden içilebiliyordu ama yaşamak için ayakta kalmak çok zordu. Ben de bu sebeple çocuk yaşta aileme destek olabilmek için çalışmak zorunda kaldım.

İlk işim, ilçede her cumartesi kurulan hayvan pazarında çay ve simit satmak oldu! Bir yandan köyümün güzelliklerini özlüyor öteki yandan ise hayat okulunda öğrenimimi görmeye başlamıştım bile çoktan...

     İçimde yanan vatan ve bayrak sevdasını, çok mutluyum ki erken yaşta keşfettim. 1984 hayatımın dönüm noktası oldu ve Çankırı Astsubay Hazırlama Okulu'nu kazandım. Artık önümde ülkeme ve milletime adayacağım güzel bir ömür vardı. 1988 yılında Astsubay Hazırlama Okulu'nu tamamladıktan sonra, Tuzla Piyade Okulu'na başladım. Şanlı Türk ordusu yeni ailem olmuştu ve ben onun bir parçası olmaktan her zaman gurur duydum.

     Vatanıma aşıktım ancak sadece vatan sevdası düşmedi içime. Hem beşeri aşkı tatmadan her aşk biraz eksik değil midir zaten? 1989 yılı benim için bir başka dönüm noktası oldu ve değerli eşim Aynur Karşu ile evlendik. Artık büyük bir ailem vardı ve ben dünyanın en mutlu, en gururlu adamıydım. İçimdeki iman, göğsümdeki ay yıldız ve her adımımızı beraber attığımız eşim tek mevcudiyetim oldu diyebilirim. Ardından ise bu evlilikten üç çocuğumuz dünyaya geldi. Evimize gelen neşeyle ailemiz de büyüdü. Bana en büyük mutluluğu bahşeden ailemle her zaman gurur duyuyorum.

     1989 yılında Tuzla Piyade okulunu bitirdikten sonra, Türk Sihalı Kuvvetleri'nin göz bebeği olan komanda birliklerinde görev almaya başladım. O dönem tanıştığım Mavi Bere'yi yıllarca başımın üstüne onurla taşıdım. Gerek Güneydoğu'da, gerekse sınır ötesinde 2014 yılına kadar aziz vatanımızın birlik ve beraberliği için amansız bir mücadele verdim. Yıllar su gibi akarken ne şereftir ki şanlı ordumuza adanmış bir ömür ve bu sancağın altında yaşlanmayı nasip etti bana. 2014 yılında kendi talebim doğrultusunda emekli oldum.

     Mavi Bere'mi çok sevdim, zaman bu kadar acımasız olmasaydı bırakmak da istemezdim. Ancak Mavi Bere artık benim hüviyetimdi. O sebeple de 30 Ağustos 2012'de açtığım ilk işletmeme Mavi Bere Apart adını koydum. Gerek ön cephede çatışmak, gerekse de işini ahlaklı ve dürüst yapmak, hepsi vatana hizmetti sonuçta. Ben de Mavi Bere'yi bu inançla kurdum. 2012 yılından beri siz değerli misafirlerimizi ağırlamaktan gurur ve mutluluk duydum. Her misafirimiz ayrı bir dünyanın kapılarını açtı bana ve ben onlarla varoldum. Artık çeşmeden su içemiyoruz belki ama ben güzel insanların hala varolduğunu orada gördüm.

     Öğrenmenin yaşı olduğuna asla inanmadım. Öğrenmek benim için bir tutku olmuştur her zaman. Reklamcılık uzmanı kızım ve İletişim Bilimleri doktoru damadımla beraber bu bilimi tanıdım ve ilgi duydum. Onların teşvik ve desteğiyle reklam ve tanıtım faaliyetlerine başladım. Yine Mavi Bere'nin taşıdığı dürüstlük ve ahlak ilkelerini bu faaliyet alanına da taşımaya gayret ettik. Ulusal çapta çalışmalarımızı yürüttüğümüz tanıtım faaliyetlerimizde bu iki kıymetli gencin uzmanlığının yanı sıra, kendi tecrübem ve değerlerimle bu alanda hareket etmekteyim.

     Şimdi bana sorarsanız "Mavi Bere nedir" diye. Koca bir ömür, emek ve aşk derim.

     En Derin Sevgi ve Saygılarımla.